Okul Müdürümüz Sayın Pierre Gentric, Akademik Palmiye Madalyası Şövalye Nişanı’nı Aldı

Okulumuz İçin Büyük Bir Gurur Kaynağı!

Fransa Büyükelçisi Hervé Magro, bu madalyayı Saint Benoît Lisesi Okul Müdürü Pierre Gentric'e, 7 Ekim Cuma günü, Fransız Sarayı'nda düzenlenen resmî bir törenle takdim etti.
Akademik Palmiye Madalyası, Fransa'da, millî eğitim ve kültür alanında, önemli başarılara imza atan kişilere layık görülen bir madalya. Millî Eğitim Bakanlığı'na mensup kişileri onurlandırmak için takdim ediliyor. Bu madalya, millî eğitime önemli hizmetlerde bulunan ve kültür ve kültürel mirasın zenginleşmesine özel katkılarda bulunan kişilere layık görülüyor.

Fransa Büyükelçisi M. Magro, Pierre Gentric’e Hitaben Bir Konuşma Yaptı

20 yıldan beri, İstanbul’da; Önce Sainte Pulchérie Lisesi’nde, ardından Saint Benoît Lisesi’nde olmak üzere, iki ayrı lisede müdürlük görevini yürüten M. Gentric, Türkiye’deki mevcudiyetini, her biri bugün, sorumluluk sahibi ve ülkesine faydalı birer erişkine dönüşmüş olan, bir çok farklı kuşağa mensup öğrencinin eğitimine adadı. Büyükelçi, eğitim dünyasına 21 yaşında adım atan müdürün parlak kariyerinin üzerinden geçti.

“Sayın Pierre Gentric,
Türkiye’deki çift dilli Frankofon eğitim ağının ayrılmaz bir parçası olarak, yönettiğiniz okullarda, eğitim değerlerini ve Fransızca eğitimin sağladığı kazanımları kalıcı kıldınız.
Fransız dilinin ve kültürünün yayılmasına sağladığınız temel katkılardan, buradaki herkesin şahitlik edebileceği, sahip olduğunuz, nadir rastlanan, entellüktel, ahlakî ve insanî niteliklerden ve uzun kariyeriniz boyunca ifa ettiğiniz öğretmenlik, eğitimcilik ve müdürlük görevlerinizden dolayı, size,
Millî Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı adına, Akademik Palmiye Madalyası Şövalye Nişanını takdim ediyorum.

Saint Benoît Lisesi Müdürü Pierre Gentric’in Konuşması

Ekselansları, Sayın Fransa Büyükelçisi, Sayın Fransa Başkonsolosu, Sayın Okul Müdürleri, Hanımefendiler ve Beyefendiler, Sevgili Dostlar,
Zamanınızı ayırıp bana ithaf edilen bu törene katıldığınız hatta beni öven bir konuşmayı dinlediğiniz için sizlere teşekkür ederim. Bu nedenle, bu taltiften ötürü şaşkınım hatta heyecanlıyım: Beni duygulandıran bir değer ve dostluk işareti.
Siz, bana bu Akademik Palmiye nişanını verdiniz. Ama bu nişanla, benim yanı sıra, bir yandan dilimiz ve kültürümüz, diğer yandan da bana eşlik etmiş olan herkes onurlandırılmış oldu.

Bu yıllar boyunca, beni destekleyen, yardım eden, cesaretlendiren, Hümanizm ve Evrensellik eğitiminin ortak değerlerini beraber taşıdığımız ve hala sürdürdüğümüz herkese mütevazı bir şekilde “Teşekkürler” demek istiyorum.  İnsanlığa erişmesini sağlamak için insana akıl yürütmeyi öğretmek karmaşık bir görev… Yine de bu, bizi motive eden eğitim düşüncesinin ortak noktası. Bu Nişan beni onurlandırıyor. Hepimizin, kimliğimize ve dilimize verdiğimiz önemi ortaya koyuyor; çünkü bu dil, bu kültür ve bu ortak Misyon bizim kimliğimizdir.

Bir dil, bir ülkenin ve halkının tarihine tanıklık eder, bir kimliğin yansımasıdır. “Vatanım Fransız dilidir” der Albert Camus. Evet, bir halkın kimliği büyük ölçüde diline dayanır: Dil ne olduğumuza tanıklık eder ve bizler konuştuğumuz dilizdir.

Eğitmek, öğrencilere dilin güzelliğini, düşüncenin kesinliğini ve her şeyden önce her edebi eserin içinde taşıdığı anlam potasını aktarmaya yönelik olan bu sürekli arzuyu deneyimlemektir. Bugün artık, yarım yüzyılı geride bıraktım ve sanıyorum fikirlerim daha net. Hala Zamanın ve Sabrın değerini öğrenmeye çalışsam da önemli olanın anlam vermek için yaratmak, harekete geçmek ve inşa etmek olduğunu biliyorum.

Bu Akademik Palmiye kuşkusuz bireysel bir nişan, ancak bu bireysel onuru kolektif bir taltife dönüştürmek istiyorum. Bu nişanı, sizlerle, kariyerime damgasını vuran ve bugün hala benimle eğitim yolunda hizmet verenlerle paylaşmak istiyorum. Bilginin ve onu Aktarılmanın hizmetinde, olan bu bağlılık bir inanç ve bir iradeye işaret eder. Bunu yapacak gücümüz var çünkü asil ve özverili bir tutku tarafından yönlendiriliyoruz. Bu nedenle ben de bazı ödüller dağıtacağım… 

Bilgiyi aktaran, gözlerini ve kalplerini açan, öğrenmeye tat veren, merak uyandıran eğitim camiasının tüm üyelerine Bağlılık nişanını vermeme izin verin.

Türkiye’de 20 yıldır farklı okul idarelerinde benimle çalışmış olan ve çalışmaya devam edenlere Sabır nişanı veriyorum,
Öğretmen arkadaşlarıma, Sadakat ve Özveri nişanı sunuyorum.
Öğrencileri, İnsanlık nişanıyla ödüllendiriyorum. Onlarla kurduğum iyi dilekli temas sayesinde Misyonun anlamını ölçebiliyor ve kendimi her zamankinden çok bir insan topluluğunun üyesi gibi hissediyorum.

Son sözlerimi yakınlarımla, ailemle ve bu ülkeyle, Türkiye ile paylaşacağım…
Sanata ve Kültüre son derece bağlı insanlar olan anne ve babam… Bulundukları yerden… Eminim bana bakıyorlar.
Bu etkinlikte eşi ile birlikte olması gereken “çok sevdiğim” oğluma,
Bana her zaman nezaketle eşlik eden güzel yanım, eşime. Onun sayesinde, bu kültüre ve beni benimseyen bu ülkeye daha da fazla karıştığımı söyleyebilirim. Onun sayesinde, Paul Ricoeur’u daha iyi anladım … Ötekiliğin her birimizin içindeki bu parçasını anlamamı sağladı, aslında “Ben” in bir Öteki olabileceğini düşünüyorum.

Gerçekte bu Akademik Palmiye’yi bu ülkeye, Türkiye’ye de borçluyum.
Bugün hala bu ülkenin çeşitliliğiyle zenginleşiyorum … Hala Türk dili ile mücadele etsem bile!

Benim ikinci ülkem olan Türkiye’de geçirdiğim 20 yılın ardından, bir Kültürün diğerini “döllemesi” hakkında yeterince söz etmediğimize inanıyorum. Bu döllenme, bir insan olarak ve temelde sosyal bir varlık olarak gerçek kimliğimizin bir parçasıdır.

Türkiye’de Fransız kültürünün hizmetinde olmak, böylece kendine hizmet ve başkaları tarafından sorgulanmaya izin verme isteği haline gelir.

Sevgili dostlar, bu Akademik Palmiye Nişanı beni onurlandırıyor … Ve bu akşam bu nişanın -kırmızı ve mavinin birleşimi olan- menekşe renginin, Fransız bayrağındaki mavi ile Türk bayrağındaki kırmızının birleşmesinin sembolü olduğuna inanmak istiyorum.

 

X