Frankofoni Bir Bayram, Caz Onun Bir Tınısı

Mavi notalarla komalar karşılaştığında…

Saint Benoît Lisesi Frankofoni Festivalini iki yıldır destekleyen İsviçre Konsolosluğunun işbirliğiyle sıradışı bir gece.
Bu geceyi birlikte düzenlediğimiz İsviçre Konsolosluğunu Silüet salonumuzda konuk etmekten her zaman mutluluk duyuyoruz.
Alışılmışın dışında bir formasyon, dengeli bir füzyon, dinamik ve ritmik bir romantizm frankofon müzik gecemizin ziyafetiydi.

Sihirli bir udun etrafında caz ve frankofoni

15 Mart gecesi Silüet salonunu dolduran 350 seyirci hem frankofon hem de müzikal, çifte bayrama tanıklık etti. Yavaş yavaş ama emin adımlarla  hem müzisyenlerin hem de müzikseverlerin beğendiği seçkin bir konser salon haline gelen Silüet’in duvarlarında farklı ufuklardan gelen ve ortak noktaları caz ve frankofoni olan müzisyenlerin müziği yankılandı.

Sahneye çıkan dördü İsviçreli, biri Tunuslu beş müzisyenden oluşan Nu Bass topluluğunun ismi grubun ilginç yönüne vurgu yapıyor: sırayla armoni yürüyüşlerini veya melodiyi seslendiren iki elektrikli bas gitar. Cazın piyano-bas-davuldan oluşan alışılmış üçlüsüne eklemlenen Türk müzikseverlere çok tanıdık bir saz: Ud.

Nu Bass, bir topluluk ve İstanbul öyküsü

Grubun kurucusu François Lidemann, grubun canlı bir tutkuyla icra ettiği parçaları hem besteliyor hem de düzenlemesini yapıyor. Dozu iyi ayarlanmış, aşırı afro-oryantal ezgilere kaçmadan cazın mavi notaları ile doğunun komalı notalarını mükemmel bir uyum içerisinde harmanlayan bir füzyon müziği. Yılın belirli dönemlerinde Cihangir’de Firüzağa mahallesinde yaşayan Lindemann şüphesiz İstanbul’un daimi hareketliliğinden çok etkilenmiş: Saatin değil zamanın önemli olduğu bir kente yakışan yavaşlıkta kadanslar ve noktalamalarla süslü müzikal geçişler…

Nu Bass topluluğu uzun yıllardır birlikte çalıyor ve dünya cazının önemli sahnelerinde parlak başarılara imza atıyor, tıpkı 2016 yılında Montreux Caz Festivali’nde olduğu gibi. İki basçı, Heiri Kanzig ve Pierre-François Massy’nin birbirlerinin tamamlayıcısı olan melodik ve vurgulu icralarına piyanist François Lindemann’ın sakin, huzurlu ve neredeyse romantik olarak tanımlayabileceğimiz cümleleri ekleniyor.

Tunuslu müzisyen Amine Mraihi, İStanbul’da Türk saz yapımcılarının imal ettiği çalgısından çıkan ve Doğu’yu Batı’ya, Güney’i Kuzey’e bağlayan notalarla bu büyülü ortama katkıda bulunuyor. Genellikle ağırbaşlı havada çalınan bir saz olarak bilinen ud, iki basçının diyaloglarına kattığı alışılmamış ses ve ifade ile, en baslara en az onlar kadar soluksuz ve yoğun notalarla yanıt veriyor. Grubu sırtlayan ise kararlı, vurgulu ve karmaşık üslubuyla konser boyunca giderek yükselen bir performans çizgisi gösteren davulcu Olivier Cler oldu.

Diayloğa övgü

Konser boyunca seyirciler grup üyeleri arasındaki iletişime, birbirinin önüne geçmeye çalışmayan, kendisini gösterme çabası taşımayan ölçülü ve saygılı diyaloğa hayran kaldılar.

Grubun birlikte müzik yapmaktan aldıkları haz, anlaşmazlıkların hüküm sürdüğü bu dünyaya insanlık için birlikte yaşama umudu vermek adına birbirini dinleme ve anlamanın  tohumlarını ekebilmek için enstrümanlarıyla oluşturmaya çalıştıkları diyalog rahatça gözlemlenebiliyordu. Tıpkı “Bir umut Şarkısı, Gazze Tel Aviv” adlı bestede olduğu gibi.

Saint Benoît ailesi olarak kalabalık seyirci topluluğunu hayran bırakan bu harika konser için İsviçre Konsolosluğuna teşekkür ederiz.

X