Kayak Gezimizin İlk İzlenimleri !

Crest Voland’dan canlı yayın !

Evvel zaman içinde Fransa’da, Val d’Arly ’de, Le Cernix adında küçük bir kasaba varmış. Burada sadece kardan, peynirden kayaktan ve uçsuz bucaksız beyaz dağlardan bahsedilirmiş. Bu harika manzaranın sağından ve solundan küçücük dağ evleri yükselirmiş. Ve bunlardan Chalet de Cernix adındaki birinde, doğrudan İstanbul Saint Benoît Lisesinden gelen 24 öğrenci kalırmış. Orada ne yapıyorlar ? Orada ne öğrenecekler ? İşte, bütün bu hafta boyunca keşfedeceğimiz, bu olacak...

İstanbul’dan kısa bir süreliğine ayrılıyoruz ! Dil ve spor amaçlı bir gezi için, tek istikamet, Crest-Voland !
 
18 Ocak… Ne zamandır heyecanla beklenen gün geldi…
 
Buluşma saat 08.30’da, Sabiha Gökçen hava alanında. Öğrenciler erken kalkmışlardı ama yüzlerinde hiçbir yorgunluk belirtisi yoktu. Tam aksine !
Hepsi, Saint-Etienne’e doğru havalanacak olan uçaklarının, saat 11.30’da bir an önce kalkması için sabırsızlanıyorlardı.
 
Saat 15… Geleceğimiz yere nihayet vardık ! Fransız toprağına ayak basar basmaz, Molière’in dilini konuşmanın zamanı gelmişti. Öğrenciler, gümrük memurlarının şakacı sorularına başta biraz çekinerek sonra da ülke diliyle konuşmanın sevinciyle cevap veriyorlardı. “Nereden geliyorsunuz ?”
“Nereye gidiyorsunuz ?” Sorular kolay da olsa ilk iletişim kurulmuş oldu !
 
Hava alanının girişinde, şoförümüz bizi bekliyordu. Görevi, bizi “chalet” ’mize götürmekti.
Yolculuk uzun sürecek gibi… Resim çekmenin tam da zamanı ve… hoop, işte tamam !
 
Otobüsümüz 4 saat boyunca dağlara “tırmanıyor”… Etrafta kar görmeyince öğrenciler sabırsızlanıyorlar… ancak kilometreler geçtikçe, endişeler azalıyor.
Karın kalınlığı durmadan artmaya devam ediyor ve kalacağımız yere vardığımızda da, kendimizi bembeyaz bir manzaranın içinde buluyoruz. Otoyol, Le Cernix adında harika bir kasabaya çıkış veriyor. Burada, herşey sakin.
 
Otobüsümüzden iner inmez, kaldığımız sürece ev sahibimiz olacak M. Sébastien, bizi büyük bir gülümsemeyle karşılıyor ve bizi « chalet » mize doğru yönlendiriyor.
 
Yemek saati gelmiş bile, ancak eşyalarımızı bırakacak kadar zamanımız var !
Açlık da kendini hissettirmeye başladı sanki… İlk akşamımız için, ahçılarımız bize yöresel bir yemek pişirmişler. Reblechon (geleneksel peynir) graten , haşlanmış patates ve bir salata. İştahla tadına bakıyor ve M. Sébastien’in açıklamalarını dinliyoruz…
 
Gün uzundu ve şimdi, yorgunluk tam olarak kendini hissettirmeye başlamıştı.
Aceleyle yapılan bir kartopu savaşından sonra, artık uyku vakti… Yarın ilk kayak dersimiz başlayacak ve biz öğretmenlerimize ne kadar yetenekli olduğumuzu gösterebilmek için formda olmalıyız !
 
Fransız topraklarındaki macera daha yeni başladı !…

X